MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ YAVUZLU BELDESİ
  YAVUZLU BELDESİ VE KİLİS'İN TARİHÇE
 


KİLİS TARİHİ

Kilis Akdeniz Bölgesinden Güney Doğu Anadolu Bölgene geçiş alanında ve Suriye ile komşu bir sınır kentidir. M.Ö. 1700 yıllarında Kilis, Hitit Devletinin önemli kentlerinden biriydi. Kilis’ in Kuzey Batısındaki YESEMEK, Hititlerin Heykel atölyesinin bulunduğu önemli bir merkezidir ki, dünyada bu türden tek örnektir. Kilis M.Ö.  700 ile 550 yılları arasında Asur, Med, Pers İmparatorlukları yönetiminde kalmıştır.

Büyük İskender’ in Pers Devletini yıkmasından sonra, Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır. Bu İmparatorluğun bölünmesinden M.S. 636 yılına kadar Bizans İmparatorluğu’ nun bir kenti olmuştur.

Kilis H.z. Ömer zamanında İslam topluluğuna katılmış 639 yılında önemli bir Roma (Bizans) kalesi olan RAVANDA Kalesi ile birlikte savaşsız alınmıştır. Bölgede yaşayan Türkler Oğuzlar soyundandır. Yöresel olarak bunlara Türkmen denilir. 1071 Malazgirt savaşından sonra Bölgede Selçuklu İmparatorluğuna bağlı bir Türk Devleti kurulmuştur. 1084’ ten sonra Kils ve yöresine Türk Bey ve Oymak’ ları yerleştirilmiştir.

Kilis 1818 yılında büyük bir kuraklık, 1820’ lerde bir deprem, 1826’ da veba salgını geçirmiş, 1831’ de Mısırlı İbrahim Paşa Ermenilerle halk arasında etkili bir savaş olmuş, bu arda kıtlık, bulaşıcı hastalıklar, çekirge saldırısı gibi afetlerden son derece etkilenmiştir.

1915 yılında Osmanlı Devletinin yenik düşmesine karşın, önce İngilizler’ in, sonra Fransızlar’ ın istilasına uğramıştır. 7 Aralık 1921 yılında Düşman İşgalinden kurtulmuştur.


Kilis’ in  Adı :

İlk kez bir Asuri tabletinde, Ki-li-zi adında bir yerden söz edilmesine göre, Kilis’ in Asurlular döneminden beri var olan olduğu anlaşılıyor. Ayrıca, Kilis’ in antik yerinin, bugün bulunduğu noktadan 12 km kadar batıda olduğu, Büyük İskender zamanında, (Şimdi Suriye sınırları içinde kalan) Ürya Nebi denilen bir kent kurulduğu veya var olan bir kente, Chrrhus adı verildiği tahmin edilmektedir.

Bu sözcük Kiris olarak okunur. “efendi” anlamındadır. Burası, bir zamanlar İskenderun Körfezin’ den, Fırat Nehri’ ne kadar uzanan Christik’ i eyaletinin merkezi idi. Bazı haritalarda bu yere de Kilis denmektedir. Bizans’ ın doğu sınırlarını gösteren , bazı haritalarda şimdiki Kilis’ in bulunduğu yerde Ciliza diye bir mekan görülmektedir. Romalılar döneminde, Ciliza siv ürmajijant denirdi. 9. yy. başlayarak gelen Müslüman Türklerin, kendi lehçelerinde düz, dümdüz anlamına gelen Kilis sözcüğünü, Kiris yerine kullanarak hazır buldukları şimdiki yerleşim merkezine verdikleri anlaşılmaktadır.

Şor Türkleri de bal dalağına, Kilis derlermiş.  

Yavuzlunun Tarihi
İslamlık döneminde yavuzlu


Yavuzlunun bilinen ilk ismi Tel-ül Habeş'tir. Habeş tepesi veya Habeş höyüğü anlamına gelir. Halk arasında bu ismi söylene söylene kısalmış ve TİLHABEŞ şeklini almıştır. Bu ismi almasının nedeni hakkında kesin tarihi bilgiler yoktur. Bu konudaki bir rivayete göre islamın ilk yıllarında Tilhabeş kalesi kuşatılmış ve Bizanslılardan alınmıştır. Svaş sırasında Bilal-i Habeşi iç kale duvarı üzerindeki yere bir türbe yapılmış ve beldenin adı Tel-ül Habeş olarak söylenmeye başlanmıştır. İçinde bir sanduka bulunan türbe Cumhuriyet döneminde camiye dönüştürüldü. İç kale duvarının türbe altında kalan kısmı hala sağlam olarak yerinde durur. Diğer bölümleri tamamen yıkılarak yok olmuştur.

Tilhabeş Yavuz Sultan Selim Han'ın Mercidabık zaferiyle birlikte Osmanlı yönetimine geçti. Ondan önce Kölemen'lilerin mi, yoksa Dulkadiroğulları Beyliği'nin mi yönetiminde olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

Tilhabeş Cumhuriyet yıllarına kadar bu adı taşıdı. Cumhuriyet döneminin başından 1960 yılına kadar adı YANANKÖY olarak değişti.

Özbe öz Oğuz soyundan ve Türkmen olan belde sakinleri Milli Mücadeleye her yönüyle vve aktif olarak katıldılar. Bölgedeki Kuvay-i Milliye mücahitlerine en büyük erzak ve muhimmat desteğini verdiler. Kilis'i işgal eden Fransız'lar Gaziantep'e yürümeleri ve yolun açılması için en büyük engel olarak Tilhabeş'i gördüler. Bu nedenle Kilis'ten çıkan Fransız topçu piyade birlikleri Sinnep köprüsünden havan atışlarına başlayarak belde üzerine yürüdüler. Teknik donanımın açısından Fransızlardan çok geri olan belde sakinleri beldeyi boşaltarak doğudaki köylere çekildiler. Böylece Fransızlar beldeyi tamamen yakıp, yıktılar. Belde camisini haycan ahırı ve tuvalet olarak kullandılar.

Cumhuriyet döneminin Osmanlıca olan köy isimleri Türkçe isimlerle değiştirildi. Fransızlar tarafından yakıldığı için Tilhabeş'e de YANANKÖY adı verildi.

Tarihçi Feridün Fazıl Tülbentçi Merc-i Dabık meydan savaşının Tilhabeş mevkiinde yapıldığını belgeledi. Belde aydınlarının ilgili resmi makamlara yaptığı başvuru olumlu karşılandı. 24 Ağustos tarihi Merc-i Dabık zaferinin yıldönümü olarak resmen kabul edildi. 1960 yılında başlayan kutlama törenlerinden sonra beldenin adı da YAVUZLU oldu.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol